Cumhuriyetimizin 1 asrını tamamlanmasına ya da Yüce Önderimiz ATATÜRK'e geometriye katkılarından dolayı 29 Ekim 2003'te 20:00'da armağan ettiğim ATA Formülü'nün 20. yıl dönümüne 1 yıl kala Cumhuriyet bayramımızın 99. yılı herkese kutlu olsun (Bkz. ATA Formülü ve Uygulamaları: Bölüm 1).
ATA Formülü'nün Tarihçesi
Üçgenin alanı için geçerli olan bu formül 15 Temmuz 2000'de 5-genin alanını keşfettikten sonra biraz dinlenmek için 3-genin alanı için bir şeyler karalarken ortaya çıkmıştı. Daha sonra bu formülü internette yetkin geometri sitelerinde tarattım, hatta www.geometry.net sitesinde bu formülü yazarak bir tartışma başlattım ve orada epey tartıştık. Bu tartışmanın sonucunda bu formülün yeni olduğu anlaşıldı ve 15 Temmuz 2000'den 29 Ekim 2003'e kadar bu formül üzerinde hiç çalışmadım. Bu tarihte, Cumhuriyetimizin 80. Yıl Dönümünde, formülü Geometri'ye katkılarından dolayı Büyük Önderimiz ve Kurucumuz ATATÜRK'e armağan ettim ve formülden kendi adımı silerek "ATA Formülü" adını koydum. ATA Formülü'nün 20. Yıldönümü'nde gördüğünüz çalışmaların hepsini formülü ATA'mıza armağan ettikten sonra yaptım!
Fakat bu formülü 2003'teki gibi bırakmadım; 2004'te 2. oturuma geçtim. Bu sefer daha esaslı çalışmaya başladım ve formülün nereden kaynaklandığını çözdüm. Buna göre şu sonuçlar ortaya çıktı:
15.07.2000: Bu tarihte formülü simetrik yapısını gözeterek sadece Pisagor bağıntısı kullanarak buldum. O sırada (62) no'lu formülü de buldum.
29.10.2003: Formülün trigonometrik ispatını yaptım ve bu formülden elde edilen sonuçları verdim.
14.06.2004: Bu sefer formülü kuvvetlere göre yazdım ve ATA Formülü ve Uygulamaları 2003'teki teoremlerin hepsini kuvvetler cinsinden tanımladım.
İlerleyen yıllarda fırsat buldukça çalışmalarıma devam ettim ve çalışmanın hacmi genişledi...
Şimdi Cumhuriyetimizin ilanındaki son 2.5 saate odaklanalım!
Tarihe damga vuran 2.5 saat!
Cumhuriyetin ilan edildiği tarihi günde yaşananlar, Atatürk’ün emriyle Yunus Nadi ve arkadaşları tarafından kurulan Anadolu Ajansı’nın kayıtlarına şöyle yansıdı...
Meclis, saat 18.00’de İsmet İnönü başkanlığında toplandı. Gündemde ülkenin yönetim şeklinin “Cumhuriyet” olduğunu duyuran anayasa değişikliği teklifi vardı.
Yunus Nadi Bey teklif üzerine söz aldı. Mondros Mütarekesi’ne kadar yaşanan olayları anımsatıp Cumhuriyetin ilanının gerekliliğini dile getirdi. Daha sonra kürsüye çıkan Vasıf Bey, Cumhuriyeti övdü.
Eyüp Sabri Hocaefendi, gecikmeden cumhurbaşkanının seçimiyle devam edilmesini talep etti.
Konuşmaların ardından tasarı saat 20.30’da oturuma katılan 158 üyenin tamamının oyuyla kabul edildi.
Cumhuriyetin ilanı “Yaşasın Cumhuriyet” sesleri ve alkışlarla karşılandı.
Atatürk ve Yunus Nadi (sağda).
Ardından Cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Oylama gizli yapıldı. 158 milletvekilinin tamamı aynı isme oy verdi: Mustafa Kemal.
"Efendiler..."
Atatürk, genç Cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı olarak kürsüye çıktı. İlk konuşmasında şunları söyledi: “Efendiler; asırlardan beri Doğu’da haksızlığa ve zulme uğramış olan milletimiz, Türk milleti, gerçekte soydan sahip bulunduğu yüksek kabiliyetlerden yoksun zannediliyordu.
Son yıllarda milletimizin fiili olarak gösterdiği kabiliyet, istidat ve kavrayış kendi hakkında kötü düşünenlerin ne kadar gafil ve ne kadar gerçeği görmekten uzak, görünüşe aldanan insanlar olduğunu pek güzel ispat etti.
Milletimiz kendisinde var olan vasıfları ve değeri, hükümetin yeni adıyla medeniyet dünyasına çok daha kolaylıkla gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında tuttuğu yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir.
Arkadaşlar; bu yüksek rejimi yaratan Türk milletinin son dört yıl içinde kazandığı zafer, bundan sonra da birkaç misli olmak üzere kendini gösterecektir. Bendeniz, kazandığım bu güven ve itimada layık olmak için pek önemli gördüğüm bir noktadaki ihtiyacı arz etmek mecburiyetindeyim. O ihtiyaç, yüce heyetinizin şahsıma karşı gösterdiği sevgi, güven ve desteğin devamıdır. Ancak bu sayede ve Allah’ın (*) yardımıyla, bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri en iyi şekilde yapabileceğimi ümit ediyorum.
Daima sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir şekilde yapışarak, kendimi onların şahıslarından bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım. Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.”
(*) Yukarıdaki haberi Cumhuriyet gazetesindeki 29 Ekim 2022, 00:30 tarihli "Tarihe Damga Vuran 2.5 Saat" haberinden alınma olup orijinal NUTUK'da alıntının olduğu yer şöyle geçer: "Ancak bu sayede ve Allah'ın inayetiyle şahsıma tevcih buyurduğunuz ve buyuracağınız vazifeleri iyi yapmaya muvaffak olabileceğimi ümit ederim" şeklinde geçer. Fakat orijinal Nutuk'taki "Allah" yerine "Tanrı" kelimesi sadece bu haberde değil hemen hemen tüm kaynaklarda geçer. Bu durumu araştırmanızı ısrarla istiyorum!
Söz konusu bu hatayı dönem nedeniyle Atatürk'ün böyle bir söz söylemeyeceğinden hareketle 30 Ekim 2022'de düzelttim ve araştırmamın sonunda bunun doğru olduğunu gördüm (31 Ekim 2022, 21:12). Her 2 tarafa da duyurulur!