Karaoğlan BÜLENT ECEVİT'i 13. Ölüm Yıldönümünde Anıyoruz!
Öncelikle Cumhuriyetimizin ilk kuşağından, dolayısıyla Ulusalcı Lider olan Karaoğlan BÜLENT ECEVİT'i 13. ölüm yıldönümünde sevgi, saygı ve büyük bir özlemle anıyoruz!
Tesadüf bu ya, Romberg İntegrali Kronolojim 2 çalışmamda gerek Romberg'in solcu yanılsamaları nedeniyle gerekse "Adam Olmak (IF)" adlı şiiri nedeniyle ikide bir Ecevit'i anıyordum ve bu makaleyi onun ölüm yıldönümüne yetiştirdiğim için kendimi şanslı sayıyorum!
Sözkonusu bu ikinci çalışmamın içeriği şöyledir:
1. Trapez Metodu.
1.1. Trapez Metodunun Geometrik Yorumu.
1.1.1. K ve T'nin Eğimlerinin Aynı Olması Şartı.
1.1.2. Tn'nin Değişmezliği Hakkında.
1.1.3. Metodun En Etkin Şekilde Kullanılması Hakkında.
1.1.4. Kn ve Tn Arasındaki İlişki: Aritmetik Ortalama.
1.2. Romberg Metodu'na Ait Orijinal Formüller.
1.2.1. Notasyon Sorunu.
1.3. Kn'nin K0'a İndirgenmesi.
1.4. Romberg İle Çakışmamız.
2. Romberg Algoritmasının Richardson Ekstrapolasyonu İle Hızlandırılması ve Ötesindeki Gelişmeler Hakkında.
2.1. E-ATA 1 Algoritmaları.
2.1.1. Hoş Geldin Snell Amca!
2.1.1.1. Eutokios'un Kesirleri Kurgu muydu?
2.1.2. Ekstrapolasyonda Aritmetik Ortalama.
2.1.2.1. Tekrar Hoş Geldin Snell Amca!
2.1.2.1.1. Snellius-Huygens Algoritmaları Arasındaki İlişki.
Buna göre, bu 2. çalışmamda ilkine göre artık alıntılar değil, açık açık olarak yaptığım çalışmalar mevcuttur. Bu nedenle bundaki Bölüm 1 daha yetkindir. Yani bu çalışmada esas odaklandığım yer, Bölüm 1'dir. Bölüm 2 ise ilkiyle hemen hemen aynı olup, sadece Arşimet'in Önerme 3'ünü yorumlayan Eutokios'un kesirlerini Snellius algoritmasıyla inceleme farkı vardır. Orada beni şaşırtan şey, Tablo 2.3'ün son satırında geçen Van Ceulen ve Snellius'un 230-genlerle yaptıkları hesabın Arşimet'in 6, 12, 24, 48 ve 96-genleri için S0(4) ile yapılabilindiğidir (ki S0(4), Tablo 2.1'deki 5. algoritmadır).
Bunlarla birlikte Romberg İntegrali'ne ilişkin ilkinden farklı olarak orijinal ve tam olarak verdiğim bu 2. çalışmamın künyesi şöyledir (ki ilkini özet olarak vermiştim ve bu da sansürsüz olarak onun devamıdır):
Dosya Adı: Romberg Metodu.
İçerik Oluşturma Tarihi: 02.11.2016, 22:44.
Son Kaydetme Tarihi: 02.01.2017, 16:54.
Toplam Düzenleme Süresi: 42:26:00.
Düzeltme Numarası: 554.
Sayfa: 19.
Boyut 877 KB.
Format: A4.
Nazi Almanyası'ndan Kaçan Matematikçiler: Kaderleri ve Küresel Etkileri
Evet, büyük gün geldi çattı. Yani "Werner Romberg Türkiye'de" adlı makalemde durumu açıklamıştım. Hemen bir özet geçmem gerekirse, Atatürk'ün 1933'teki Üniversiteler Reformu sırasında Nazi Almanyası'ndan kaçan bilim adamları Türkiye'ye gelir. Bu, Atatürk için eşi bulunmaz bir fırsattır ve hemen akademisyenlerin müracaatlarını kabul eder. Buraya dikkat: Almanya'da istenmeyen Musevi akademisyenleri sadece Türkiye kabul ediyor. Çünkü diğer ülkeler Hitler korkusu yüzünden reddediyor. Amerika bile (Bkz. "Atatürk dünyanın korktuğu Hitler'e nasıl meydan okudu?"). Fakat 1 yıl sonra aklı başına gelen Hitler, Atatürk'ten Yahudi bilim adamlarını geri istiyor. Diyor ki, "Gönderin onları bana, ben size daha iyisini göndereceğim!". Tabii ki Türk Hükümeti göndermiyor, ama Hitler son ana kadar uğraşıyor. Hatta 1940'larda Gestapo'yu gönderiyor. Onlar da aynı istekte bulunuyor: "Onları gönderin!". Ancak Türk Hükümeti bunlara da dayanıyor ve yine göndermiyor (Bkz. "Hitler istedi ama Atatürk Yahudi profesörleri vermedi").
Almanya'dan kaçan bilim adamlarından bir kısmıyla Zürih'te "Yurtdışındaki Alman Bilim Adamları Yardım Cemiyeti" adlı bir dernek kurulur ve başına Philip Schwartz getirilir. Schwartz'ın teklifiyle Göttingen Üniversitesi'nden matematikçi Richard Courant, matematikçi ve fizikçi Max Born (Nobel ödüllü) ve fizikçi James Franck (Nobel ödüllü) Türkiye'ye gelir. Üçü de Göttingen Üniversitesi'nden arkadaştırlar ve ağır toplardırlar. Bunlardan Richard Courant İstanbul Üniversitesi'nde Uygulamalı Matematik Enstitüsü için bir rapor hazırlar ve raporun sonunda enstitünün, özellikle matematik ve fizikte, birkaç yılda Avrupa standartlarına getirmenin mümkün olmadığını söyler. Bunun üzerine Türk Hükümeti enstitünün başına dünyaca ünlü birinin getirilmesinde ısrar eder. Richard Courant, Berlin'deki Uygulamalı Matematik Enstitüsü yöneticisi 50 yaşındaki Richard von Mises'i teklif eder. Von Mises, 1933-1939'da burada görev yapar ve 1943'te evleneceği Berlin'deki asistanı Hilda Geiringer'in de 1934-1939'da burada görev yapmasına neden olur. 1940'ta Almanya'dan gelenlerin ayrılması üzerine yerlerine genç elemanlar gelir. Örneğin, 1941'te Geometri Kürsüsü'ne Patrick Du Val gelir ve 1949'a kadar görev yapar. Cebirsel bir yüzeyin "Du Val tekilliği" kavramı ondan sonra adlandırılır. Aynı şekilde, Cahit Arf, Helmut Hasse'den ayrılıp İstanbul'a döndükten sonra kuadratik formlara çalıştı ve "Arf Halkaları, Arf Kapanışı, Arf İnvaryantı" adıyla anılan yeni keşiflerde bulundu. Yani İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümü'ndeki kıpırdanmalar tam da Almanlar'ın ayrılmasıyla birlikte başladı (Bkz. "İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü Tarihçesi").
Werner Romberg geliyor!
Werner Romberg (1909-2003) ülkemize gelmiş değil; çünkü onun hikayesi farklı. Romberg 1933'te Nazi zulmü nedeniyle Münih'ten Dnipro'ya kaçar. Fakat Hitler, 12 Mart 1938'te Avusturya'yı ilhak edince dikkatini şimdiki Çekya'ya yöneltir, dolayısıyla Mayıs 1938'de Oslo'daki arkadaşı Hylleraas'a yardım edebilmek için Varşova'dan Prag'a geçer. Ancak Hitler'in Münih Antlaşması nedeniyle burayı da işgal edeceğini anlayınca 20 Kasım 1938'te de Prag'tan Oslo'ya uçar. Hitler'in durmaya niyeti yoktur. Nitekim Weserübung Operasyonu 9 Nisan 1940'ta devreye sokulunca Oslo da saldırılardan nasibini alır ve bu yüzden Oslo'dan Upsala'ya kaçar. 1940-1944 arası burada kalır ve 1944'te Oslo özgürlüğüne kavuşunca geri döner. Burada Hylleraas'ın asistanı olarak resmi bir pozisyon alır ve 1947'de Norveç vatandaşı olur.
Daha sonra Norveç Bilim ve Teknoloji Enstitüsü Tröndheim'da olduğundan buraya yerleşir ve orada kuzey ışıkları altında Nümerik İntegral'deki o ünlüyü katkıyı yapar. DKNVS, bu ünlü katkıyı yazar. 14 Şubat 1955'te yapılan toplantıda sunum görevi NTH'deki (ki şimdi NTNU) Matematik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sigmund Selberg'e verilir ve 28 Nisan 1955'te de Komisyon Başkanı F. Bruns Bokhandel'in onayıyla, "Vereinfachte numerische Integration (Basitleştirilmiş Nümerik İntegral), Norske Vid. Selsk. Forh. (Trondheim) 25 (1955) 30-36" adıyla tüm dünyaya duyurulur.
Şimdi Romberg'in bu tezine takla attıran çalışmayı aşağıdaki dosyamda bulabilirsiniz. Bakın bakalım, Romberg Türkiye'ye gelmiş mi?
Romberg İntegrali Kronolojim 3:
Bölüm 1: Trapez Metodu'nun Geometrik Yorumu ve Sonuçları, S. 1-19.
Bölüm 2: Romberg Metodu'ndaki Algoritmalar İçin Ekstrapolasyonlar, S. 20-33.
Bölüm 3: Matematik Programları ve Demoları, S. 34-39.
Bölüm 4: Ekler, S. 40-58.
Not: Dosya boyutu 29081 KB olduğundan Microsoft Edge açmaya çalışırken çöker. Yani büyük boyutlu PDF dosyalarında Microsoft Edge'te çökmeler yaşanıyor. Buna göre büyük boyutlu PDF dosyalarını gözatıcıda okurken Chrome ve Microsoft Explorer'ın kullanılmasını tavsiye ederim!
Ben size ne demiştim; Romberg'i Türkiye'ye getireceğim. Çünkü 2016'dan bu yana biricik amacım bu idi!
GÜNCELLEME
11.02.2020, 11:00.
Bu kronolojik çalışmamı 21 Ocak 2020'de yayımlamıştım, ama Werner Romberg'in 5 Şubat 2020'de 17. Ölüm Yıldönümü sözkonusu olunca bu sefer daha yetkin bir çalışma içine girmek zorunda kaldım.
Solda Romberg (Aralık 1988) ve sağda ben (İstanbul Arkeoloji Müzesi, M.Ö. 1-M.S. 1. yy. Roma Heykelleri Bölümü, 23.10.2004, 15:10). Yani bu görüntüm, Romberg İntegrali Kronolojim 3'te sözüne ettiğim E-ATA 1 Algoritmaları'nı yazdıktan, özellikle Tablo 2.4'te geçen tarihten 2 yıl sonraki halimdir. Posseidon'un ayıplı bölgesini RTÜK gereği kapattım.
Güncellemeye sadece "1.7.3 Romberg'in Örnekleri"ni ekledim ve bir Önsöz yazdım. Bunun dışında, Romberg İntegrali Kronolojim 3 adlı PDF dosyam güvenlik nedeniyle tüm işlemlere kapalıdır; sadece yüksek çözünürlüklü yazdırma işlemini yapabilirsiniz.
BAKIN BURASI ÇOK ÖNEMLİ!!!
Dosyanın kapak boyutu 18.9 MB ve onu dosyayla birleştirdiğim zaman 28.6 MB oldu. Fakat bu dosyada ilk 2 kronolojide olduğu gibi orijinal ve orijinal olmayan bölümleri vurgulamak için MS Word'te aktif ve pasif işlemlerini yaptığım boyut 59.2 MB oldu. Bu nedenle dosyayı siteye ilk koyduğumda bazı gözatıcıların (MS Edge vb.) açamadığını ve sonrasında da dosyaya hiçbir gözatıcıyla ulaşamadığımı (okuma ve indirme) gördüm. İşte bu tür durumlarda dosyaya hızlıca ulaşabilmek için bir VPN kullanmanız gerekir!
Rakamlarla RİK3.pdf: Bilgisayarımda bu dosya için RİK 3 adlı klasörün içinde 6 klasör, 87 dosya ve bunların boyutlarının toplamı olan 522 MB için bizzat çalışmalarda bulunduğumu biliyor musunuz? Harcanan süreyi söylemiyorum bile!
11.04.2022 tarihinde yayımladığım "YBC 7289 No'lu Tabletin 2. Çözümü" makalesinden sonra kafa dinlendirici bir çalışma daha yapayım, dedim. Çünkü RİK 5 için çok zaman ve araştırma gerekiyordu. Bu nedenle başlıkta anılan çalışma için geçmişten kalan birikimimle bir şeyler yaparım, dedim. Ama öyle olmadı ve düşündüğümden daha fazla zaman aldı. Bu çalışma adeta elimde yapıştı, kaldı. Yani atsan atılmıyor, satsan satılmıyor gibi bir şey oldu adeta. O zaman şu işe esaslı bir şekilde girişeyim, dedim ve gerekli çizim aletlerini satın aldıktan sonra Leonardo da Vinci ve Cesare Cesariano'nun "Vitruvius Adamı" çizimlerini A3 formatında ve lüks kartona birkaç adet bastırdım.
Türk-İspanyol ve Hollanda ortak yapımı olan "İstanbul Kanatlarımın Altında" filmi 1996'da gösterime girdi. Fakat filmin konusu Da Vinci'nin "Uçuş Çalışmaları" idi. Keşke İtalyanlar da bu ortak yapıma katılsalardı!
Başladım çalışmaya... Bu çizimlere onlar gibi cetvel-pergel ile çalıştım ve zorlandığım yerlerde de Autocad ve optik olarak cep telefonu kullandım. Da Vinci ne diyorsa pergelle çiziminde kontrol ettim ve doğruysa Autocad'te işledim. Takıldığım yerlerde de araştırma yaptım. Örneğin 9. maddedeki "Göğüs üstünden saç köklerine kadar olan bölüm adamın 2. parçasıdır ve göğüs üstünden saç köklerine kadar olan mesafe, boyun 7'de 1'idir" bilgisi doğru değildi. Bunun neden doğru olmadığı makaleme yazdım ve Autocad dosyasında da gösterdim. İşin kötüsü bu bilgi Da Vinci'nin çizim sayfasından geliyordu ve Hollandalı bir uzman (artık nasıl okuduysa. Çünkü Da Vinci, tersten (ayna tekniği) ve el yazısıyla yazmıştı ve bu yüzden yazıların okunması oldukça güçtü), böyle çevirmişti. Bu çeviriyi İngilizce ve Türkçe kaynaklarda da gördüm ve onlar yanlış çeviriyordu. Çünkü Hollandaca'ya göre orada "Ayak 7. kısımdır" deniyordu. Bu, İtalyanlara ilk kızdığım yerdi. Yani bu çeviriyi bir İtalyan uzmanın yapması ve tüm dünyaya dağıtması gerekiyordu. Fakat Cesariano'da durum daha da feci. Çünkü onun "Vitruvius Adamı" çizimi (ki bunun sadece ticaretini yaparlar. Yani bu çizimi sitelerde poster olarak satarlar) ve bu çizime ilişkin metni Latince ve İtalyanca'dan başka bir dilde kaynak görmeniz mümkün değil. Bu nedenle ilk başlarda bu çizim için Cesariano'nun 15.7.1521'de yayımladığı mimar Vitruvius'un "De Architectura" kitabından Latince çalışıyordum. Bakmayın siz bu kitaba Cesariano'nun İtalyanca çevirisi denmesine, o günkü dil Latince ağırlıklı olduğundan halen Latince idi. Sonra Cesariano'nun çizimlerinin yer aldığı 3. kitabı Alessandro Rovetta'da buldum (Bkz. "Vitruvio De Architectura Libri II-IV i materiali, i templi, gli ordini". Bu kitaptan sadece 3. kitaptaki Cesariano'nun çizimlerinin olduğu sayfaları aldım). Fakat Latince'de gördüğüm şeyleri İtalyanca olarak burada da görünce Cesariano'nun çizimlerine Da Vinci'nin çizimine göre çalışmaktan başka bir yol kalmadı. Yani bu sefer 2 kat çalışmam gerekiyordu. Çünkü Cesariano, Da Vinci gibi "Vitruvius Adamı" çiziminde vücut parçalarının uzunluklarını söylemiyordu. Ama iyi ki de çalışmışım, çünkü bu sayede Da Vinci'nin çizimine daha teorik bir gözle bakış derinliği kazandım. Bunun nedeni Cesariano'nun ressam, mimar ve aynı zamanda mimar teorisyeni olmasından kaynaklanıyordu. Fakat daha önceden piramitlerde çalışan mimar Celeste Rinaldi ve Vito Maragioglio'nun kitaplarını yalayıp yuttuğum için Cesariano'nun dili ve çalışmaları benim için zor olmadı. O, anılan kitaplarda "Vitruvius Adamı" çizimini daha çok sanat ve mimarlık tarihleri üzerinden değerlendirir...
Şimdi lafı fazla uzatmadan çalışmalarımı vereyim.
1. Avrupa Rönesansı'nda "Mükemmel Adam" Figürleri, 02.07.2022, 02:05:46.
2. Da Vinci'nin Çizimleri: PDF, Autocad.
3. Cesariano'nun Çizimleri: PDF, Autocad.
Eski Çalışmalarım:
4. İnsan Oranları, 30.06.2022, 17:14:26, SS. 12.
5. Vitruvius Adamı, 30.06.2022, 17:14:35, SS. 18.
Not.
1. Da Vinci ve Cesariano'nun çizimlerindeki adamın üreme organı (fallus) ayrıntılı bir şekilde çizilmiş olup, çalışmalarıma bakarken bu duruma dikkat etmenizi rica ederim!
2. 27. sayfada "Çek Bir Arjantin!" başlıklı yazımda Nestor Montalbano'nun "Arjantin 1976" videosunu kaldırdığını bildirmiştim. Araştırmama göre Montalbano bu videoyu telif hakkı nedeniyle kaldırdığını söylemişti. Ama şimdi bu videoyu tekrar yayına koymuş!
Montalbano bu videolarda Arjantin'in tarihini yıl yıl medyatik bakış açısıyla kıvrak bir şekilde anlatır. Bana göre onun bu videolarının çok izlemesinin nedeni de bu olsa gerek. Bu videolardan 3'ünün linkini aşağıda veriyorum:
2.1. Arjantin 1976: Bu videoda 24 Mart 1976'daki darbenin adım adım nasıl geldiğini Montalbano'nun bakış açısıyla gayet açık bir şekilde görebilirsiniz. Bana göre Arjantinliler Avrupai bir hayat sürmek istemişler ama ülkenin imkanları bunu karşılayamamış ve bir dizi olay sonunda darbe olmuştur. Bu, size bir yerden tanıdık geldi mi?
2.2. Arjantin 1977: İspanyol şarkıcı Julio Iglesias'ın damga vurduğu yıl. Onun şarkıları darbeden bunalan Arjintinlilere ilaç gibi geldi!
2.3. Arjantin 1978: Arjantin'in dünya kupasını kazanmasındaki mimar hiç şüphesiz Devlet Başkanı (El Presidente) Jorge Rafael Videla'dır. Maradona o sırada 18 yaşındaydı ve Menotti'nin onu neden oynatmadığı sonraki yıllarda anlaşıldı (Y.N. Solcu kardeşlerimiz Menotti için şu videoyu izleyebilir: "78 Dünya Kupası'ndan 30 yıl sonra: Arjantin zafer ve korku arasında"). 1982 dünya kupasında ayakta duramıyordu (ki onun yüzünden Brezilya-Arjantin maçında arkadaşlarla iddiaya girmiştim ama resmen hayal kırıklığı yaşamıştım). Oysa 1978 dünya kupası yetenekten çok fiziki güç istiyordu. Ama gerçek bu iken Maradona Menotti'yi asla affetmedi!
O sırada 10 yaşındaydım ve ne kadar doğru olduğunu bilemiyorum ama şöyle bir söylenti vardı: Rosario'daki maçlarda içeride futbol oynanırken stad dışında katliam oluyordu!
Askeri yönetim dönemi boyunca 30,000 kişi kayboldu ve Arjantinli anneler ilk kez 25 Mayıs 1978'de sokaklara döküldü. "Cumartesi Anneleri" adı buradan gelir!
20 Yıl Önce 20 Yıl Sonra
Tam 20 yıl önce (31 Ağustos 2002, 13:30) başlıkta anılan makalemi http://dpamuktulum.tripod.com/archive/17/On_the_measurement_of_a_circle-Turkish.pdf adresinde yayımlamıştım (ki o sırada bedava site veriliyordu ve ben de böyle bir girişimde bulunmaktan son derece mutluydum). Fakat bu makaleyi yazmadan önce 2001'de başlayan ve 22/7/2002'de bitirdiğim "Arşimet Metodu" hakkında 10 adet dosya (A4 formatında toplam 243 sayfadan oluşan 10 adet e-kitap) oluşturmuştum (ki bu çalışmalar Arşimet'ten 16 yy Avrupa Matematiğini kapsayan modern çalışmalardı) ve bu dosyalardaki bilgilere göre Arşimet'in Önerme 3'ünün modern bir versiyonu söz konusu olmuştu.
Bu çalışmada söz konusu olan bilgiler şunlardı:
1. Düzgün çokgenlerin çevre ve alanlarını veren diziler: Bu konuda ilk verilen modern formül, Pfaff'ın 1800'de verdiği formülasyondur (Bkz. "Arşimet Algoritması"). Fakat bu formülasyon sadece Arşimet'in hesabına yönelik olarak verildiğinden özel bir formüldü ve π için diğer formüllere genişletilemiyordu. Oysa benim verdiğim "1. Nesil Ters Tanjant Fonksiyonu" genel bir diziydi (ki bu adı düzgün çokgenlerden çıkarttığımdan ve modern şekline göre ilkel kaldığı için vermiştim).
2. Genelleştirilmiş Vieta Formülü: Özellik 3 olarak adlandırdığım bu genel formüle göre kosinüslere karşılık gelen f'ler arasında geçişler yapılabiliyor, dolayısıyla Arşimet'in hesaplarını modern bir anlatımla sunma imkanı veriyordu.
Yani un vardı, yağ vardı ve geriye bir tek helva yapmak kalıyordu. Eskiler helvadan put yapıp karnı acıkınca yermiş. Çok şükür, ben 20 yıl boyunca böyle bir şey yapmadım. Yani "Daire Çevresi Ölçmesi: Önerme 3" adlı makalemin kapağında gördüğünüz üzere Türk-Yunan Dostluğu'nu bozmadım. Neden bozmadım biliyor musunuz?
İşte şunun için:
27 EKİM 1930 - Yunan Başbakanı Venizelos, Ankara'da Atatürk'ü ziyaret etti. Atatürk, Ankara'ya gelen Yunanistan Başbakanı Venizelos ve Dışişleri Bakanı Mihalakopulos'u kabulünde şunları söyledi: "Üzücü mazi ebediyen kapanacaktır. Artık aramızda harp olmayacaktır." Venizelos Vakfı'nın arşivlerine göre Ankara Pera Palas otelindeki görüşmeleri sırasında da Mustafa Kemal, bir ara Venizelos'un koluna girerek mükemmel bir Yunanca ile kendisine şöyle demişti: "Bundan böyle birbirimizle savaşmayacağız; size bir saldırı olursa bilin ki Türkiye yanınızda olacaktır."
Yunan Başbakanı Elefterios Venizelos ve Dışişleri Bakanı Mihalakopulos 27-31 Ekim 1930 tarihleri arasında Türkiye’ye resmi bir ziyarette bulundular. Başbakan Venizelos, Çankaya’da Mustafa Kemal Paşa tarafından kabul edildi ve 29 Ekim tarihindeki Cumhuriyet balosuna katıldı . Mustafa Kemal Paşa bu ziyaretle ilgili T.B.M.M.'nin 1 Kasım 1930 tarihindeki Üçüncü Dönem Dördüncü Toplanma Yılını açarken yaptığı konuşmada Türk-Yunan münasebetlerine ilişkin şu tespitlerde bulundu: "Komşumuz ve dostumuz Yunanistan Başvekilinin ve Hariciye Vekilinin Ankara’yı ziyaretlerini hususi bir memnuniyetle zikrederim. Türkiye ile Yunanistan’ın yüksek menfaatleri birbirine zıt olmaktan tamamen çıkmıştır. Bu iki memleketin samimi bir dostlukta kendileri için emniyet ve kuvvet görmelerinde isabet vardır. İki Cumhuriyet arasında açılan yeni devrin yeni esaslarını, ahde rapteden vesikalar yüksek tasvibinize arz olunmuştur" dedi (Bkz. "Venizelos'un Ziyareti").
Bana göre her 2 taraf için özlenen tablo budur: Birbirleriyle savaşmış, kan dökülmüş ve savaşın gerçek yüzünü görmüş, dolayısıyla yorgun 2 ulus liderin geleceği birlikte inşa etmeye karar vermesi. Ama bu, Atatürk'ün tam 100 yıl önce (31 Ağustos 1922) 7 düveli yurdumuzdan kovmasına karşın Venizelos'a dostluk elini uzatması, eşi ve benzeri görülmemiş büyüklüğünü göstermesinden başka bir şey değildi.
Nitekim T.C. Atina Büyükelçiliği, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla dönemin Yunanistan Başbakanı Venizelos'un Nobel Ödül Komitesi'ne, 12 Ocak 1934’te büyük Türk önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Nobel Barış Ödülü'ne önerdiği mektubun yıldönümünü hatırlatarak konuya değindi.
T.C. Atina Büyükelçiliği’nin sosyal medya hesabından şu paylaşım yapıldı: "Bugün Başbakan Venizelos'un Nobel Ödül Komitesi'ne, büyük Türk önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Nobel Barış Ödülü'ne önerdiği mektubun yıldönümü (12 Ocak 1934). Bu, onca yıl süren çatışmalardan ve yaşattığı onca acıdan sonra, bu bilge liderlerin geçmişin ağır yükünü geride bırakmak için bilinçli karar verdikleri bir andı. Bu tokalaşmanın ruhuydu, iki ulusun bundan sonra on yıllarca barış ve iyi komşuluk içinde ilerlemesine izin verdi. Hatırladık."
100. Yıl Hatırlatması
Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar, Yunanistan'ın 1919-1922'de işgal ükelerinin (İngiltere, Fransa, İtalya vs.) desteğiyle işgal girişiminde bulunduğunu, bunun sonucunda hüsrana uğrayarak başbakanlarını, bakanlarını, hatta genelkurmay başkanını astığını hatırlatarak (bkz. "100 Yıl Önce 100 Yıl Sonra"), "Yunanistan'ın benzer bir maceraya girmemesini, tarihten ders almasını tekrar tekrar muhataplarımıza hatırlatmaya devam ediyoruz" dedi.
Akar, 2022-2023 Uçuş Eğitim Yılı açılışında F-16'dan Başkomutan Atatürk'ü ve Çanakkale şehitlerimizi selamlayarak Yunanistan'a gözdağı verdi.